Elif'in Atlası

''Yaşa, Seyahat Et, Maceraya Atıl, Şükret ve Asla Pişman Olma''

Dünyanın Yarısı : İsfahan Gezi Rehberi

Dünyanın Yarısı : İsfahan Gezi Rehberi

Benim İran gezimin 3. durağı olan İsfahan, gezginler arasında İran’nın en popüler şehri. Pers İmparatorluğu’nu en iyi hissedebileceğiniz, tarihi dokusu çok iyi koruyabilmiş bir şehir. Evet aralarında yüzyıllar olmuş olmasına rağmen İsfahan hayal gücüne ihtiyaç duymadan gözünüzle görüp tarihe tanıklık edebiliyorsunuz. Görülmeye değecek bir çok eser bulunan İran bu güzel şehri İsfahan gezi rehberi ile İran gezinizi daha kolay hale getirmeye çalışacağım.

İsfahan Gezi Rehberi

İsfahan Nerede?

İsfahan, İran’nın ortasında, Tahran’nın güneyinde Şiraz’ın kuzeyinde, İsfahan Eyaleti başkenti olarak Zayende Nehri kıyısında Tahran-Şiraz karayolu rotasında yer alıyor. İsfahan, başkent Tahran’a 450km – 5 saat, Şiraz’a 483km 5.30 saat, Yezd’e ise 313km 3 saat 45dk uzaklıkta bulunuyor.

İsfahan Hava Durumu

Her ne kadar deniz seviyesinden 1,590 metre yüksekte, Zagros Dağları eteklerinde olsa da, İsfahan’a kurak bir iklim hakim. Kışları gündüz ılık, geceleri de çölde olduğu gibi çok soğuk oluyor. Sıcaklık yıllık ortalama 15-16 derece arasında ama yazları çok sıcak ve nemsiz. Bu nedenle seyahat etmek için ilkbahar ve sonbahar en uygun mevsimler.

İsfahan Hakkında Bilgi

Mollabashi Evi - İsfahan Gezi Rehberi
Mollabashi Evi – İsfahan Gezi Rehberi

Yaklaşık 4.000.000 nüfusa sahip olan İsfahan İran’nın üçüncü büyük kenti. Fakat zamanında dünyanın en büyük şehirlerinden biriymiş. Safavi döneminde (1051 ile 1736 ) özellikle mimari ve kentleşme açısından çok gelişen ve başkent olan şehirde o dönemden kalma çok önemli, geleneksel İran mimarisini yansıtan tarihi yapılar var. Özellikle 17. yüzyıl tarihli ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan dünyanın en büyük meydanlarından biri olan Nakş-ı Cihan Meydanı burada.

Demiryolu hattı epey bir var. İsfahan, Tahran, Şiraz ve Yazd şehirlerine demiryolu ağı ile bağlı.

İsfahan halıları ve dokumacılığı ile ünlü. Meşhur İran halılarının çoğu İsfahan’dan çıkma. İsfahan’da dokumacılığın bu kadar gelişmesi, Safevi dönemine dayanıyormuş. Afganlar İran’ı fethettikten ve Safevi Hükümdarlığı’nın devrilmesinden sonra bu zanaat durgunluk dönemine girdiyse de şimdiler de oldukça popüler.

Burası Bir Ayrılık (şiddetle tavsiye ederiz) ve Elly Hakkında filmleriyle dünyaca ünlü Oscar’lı yönetmen ve senarist Asghar Farhadi‘nin de şehri. İsfahan doğumlu Farhadi, Time Dergisi tarafından 2012 yılında dünyanın en etkili 100 kişisinden biri şeçilmiş.

İsfahan’a Ulaşım

Uçakla: Isfahan International Airport veya Isfahan Shahid Beheshti İslam Devrimi’nden önce askeri hava sahasıymış. Şimdilerde ise bu havaalanından Tahran’a ve Meşhed’e günlük uçuşlar var. Ayrıca İstanbul dahil Dubai, Kuveyt, Şarika ve Şam’a da uçuşlar var.  Şehir merkezine bir kaç anlaşıp taksi ile gidebilirsiniz. Taksiye binmeden önce mutlaka pazarlık yapın.

Trenle: İsfahan garından Tahran’a gece treni ve Meşhed’e gündüz treni var. Fakat Şiraz’a tren yok. Fiyat örnek vermek gerekirse Tahran’dan İsfahan’a giden 6 kişilik yataklı gece treni yaklaşık 240,000 Riyal tutuyor. İsfahan’a trenle geldiğinizde gar, şehir merkezinden biraz dışarıda kalıyor. 37 nolu otobüse binip Sofeh otobüs terminalinde inip oradan 91 nolu otobüse aktarma yapıp şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz. Otobüsten inmek için en uygun cadde Chaharbaq Caddesi. Burada birçok otel, hostel, cafe vb. opsiyonlar var.

Otobüs: İsfahan’dan İran’nın çoğu yerine otobüs ağı var. Ayrıca burada birçok otobüs terminali var bu nedenle hangisinin bir sonraki durağınıza daha uygun olduğunu belirlemeniz gerekiyor. Kaveh, Sofeh, Zayenderud ve Jey terminalleri İsfahan’ın en büyük garları.

Örneğin Kaveh Terminali’nden her 15 dkda bir Tahran’a otobüs kalkıyor. Burada ayrıca “Avrupa Standartlarında” diye geçen mini-barlı, klimalı, ekstra konforlu, yiyecek-içecek servisli, tvli otobüsler de var. Royal Safar Iranian adlı şirket, bu bahsettiğimiz lüks otobüslere sahip. Bu otobüslerle Tahran’a yolculuk kişi başı yaklaşık 220,000 Riyale geliyor.

Ben Yazd’dan buraya İsfahan’a otobüs ile seyahat ettim ve Jey Terminali’ne indim.

İsfahan’ın Tarihi

İsfahan’nın tarihi Paleolitik Çağa kadar uzanıyor. Son kazılarda arkeologlar sırasıyla paleolitik, mezolitik, neolitik, bronz ve demir çağlarına ait kalıntılar bulmuşlar.

İsfahan ismi ismi ise, Sasani dilinde “Spahān” dan geliyormuş. Spahān’nın “ordular” anlamına gelen “spādānām” dan türediğine inanılıyormuş. Ayrıca Susa ve Persepolis güzergahları üzerinde bulunan stratejik konumu burayı orduyu konuşlandırmak için ideal yer yaptığından, İsfahan, İskenderiye’li ünlü Yunan matematikçi, coğrafyacı ve astronom Batlamyus‘un yazmalarında “ordu için toplanma yeri” anlamına gelen “Aspandana” olarak geçiyormuş.

Aslında bir şehir olarak İsfahan’ı İsfahan yapanlar ise İslam öncesi dönemde yerleşik düzene geçen Elamlılar (M.Ö. 2700–1600) olmuş. Ardından Medlerin hakimiyeti ile Aspandana, yerleşik şehirleşmenin ve Zayende Nehri kıyılarındaki verimli toprağın da katksıyla git gide bir ticaret merkezine dönüşmeye başlamış.

Büyük Kuroş (M.Ö. 559-529) Persleri ve Medleri Ahameniş İmparatorluğu çatısı altında birleştirdiğinde, İsfahan, etnik ve dini çeşitliliğin hoşgörü ile karşılandığı bir yermiş. Daha sonra Part İmparatorluğu döneminde de bu hoşgörü devam etmiş, hatta onlar kendi kültürlerini Helenistik kültür ve Büyük İskender’in politik düzeni ile birleştirmişler.

Sasaniler döneminde ise (M.S. 226 – 652), Zerdüştlük, kültür ve tarım üzerine geniş kapsamlı reformlar yapılmış. Şehrin ismi bu dönemde Aspahan veya Spahan olmuş. Şehirdeki çoğu köprü bu dönemdeki şehir planlama projelerinin ürünüymüş. İsfahan’nın en eski köprüsü Şehristan (Shahrestan) Köprüsü de bunlardan biri.

Araplar 642’de İsfahan’ı istila ettiklerinde, burayı başkent yapmışlar. Büveyhîler döneminde de büyümesine devam eden İsfahan, 11.yüzyıl Selçuklular döneminde Tuğrul Bey tarafından başkent, torunu Melik Şah döneminde de ihtişamlı bir yer olmuş. Selçukluların çöküşünden sonra İsfahan, geçici olarak Tebriz ve Kazvin gibi diğer şehirlerin gölgesinde kalmış olsa da Safevi döneminde (1501–1736) önemli pozisyonunu geri kazanmış. Şehrin altın çağı ise 1598 yılında Şah 1. Abbas‘ın (1588–1629) şehri ülkenin resmi başkenti ve 17. yüzyılın en büyük ve en güzel şehirlerinden biri yapmasıyla yaşanmış. Baş düşmanı Osmanlı İmparatorluğu tehditine karşı başkenti Kazvin’den İsfahan’a taşıyan Şah Abbas, şehrin ismini de yeni Farsça’dan “Ispahān” olarak değiştirmiş.

Bu yeni değişiklikle şehir mimaride, prestijde, kültürde altın çağını yaşamış. Ünü Avrupa’ya kadar yayılan İsfahan’nın yükselişi ve Safevi Devleti’nin hükümdarlığı 1722’deki Afgan istilası sonrası sona ermiş. Afşar ve Zend Hanedanlıkları dönemlerinde başkent önce Meşhed’e sonra da Şiraz’a taşınmış. Kaçar Hanedanı Ağa Muhammed Han ile 1775’de başkent son kez Tahran olmuş.

20 yüzyılda, hem göçlerle hem de İran-Irak savaşından kaçanlarla İsfahan’nın nüfusu patlama yaşamış.

İsfahan Gezilecek Yerler – İsfahan Gezi Rehberi

Nakş-ı Cihan Meydanı (İmam Meydanı)

Nakş-ı Cihan Meydanı (İmam Meydanı)

p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 12.0px Times; color: #000000}
Nakş-ı Cihan Meydanı (İmam Meydanı)

Nakş-ı Cihan Meydanı, tam Türkçesiyle “Dünya’nın Resmi Meydanı” veya İran’da kullanılan adıyla İmam Meydanı, Safevi Hanedanlığı’nın başkenti İsfahan’nın gerçek anlamda merkezi. 1598’de Şah Abbas, ülkenin başkentini Kazvin’den İsfahan’a taşımaya karar verince İran tarihinin en kapsamlı şehir dönüşüm haraketini başlatmış. Zayende Nehri’ni islah ederek, bu kurak toprakları canlandırarak, çölde bir vaha yaratmaya girişmiş. Bu ihtişamlı meydan da bu büyük dönüşümün sonucunda ortaya çıkmış. Meydanı çevreleyen önemli yapıların orada olmasının da özellikle bir nedeni varmış. Meydan, Şah Abbas’ın, din, ticaret ve merkezi yönetim olmak üzere ülkenin en önemli üç gücünü elinde bulundurmasını simgeliyormuş.

Mescid-i Şah’tan Şeyh Lütfullah Cami’neÂli Kapı Sarayı’ndan Qeysarieh Kapısı ile Büyük Pazar’a kadar tüm İsfahan’nın en güzel yapılarıyla çevrelenen meydan, Pekin’deki Tiananmen Meydanı‘ndan sonra dünyanın ikinci büyük meydanı. Haliyle burası etrafındaki diğer önemli yapılarla beraber UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi‘nde. 512m uzunluğunda 163 metre genişliğindeki meydan, tamamlandığı tarih olan 1629’dan beri neredeyse hiç değişmemiş. Hatta bugün bile iki ucundaki 400 yıllık polo oyunu kale direkleri görülebiliyormuş. Meydandaki tek modern eklemeler, tabi hediyelik eşya dükkanlarını saymazsak, Pehleviler döneminden kalan çeşmelermiş. Meydanın en güzel zamanı akşamüstü-akşam arası vakit. Çünkü tam bu ara hava kararmaya başlıyor, meydan, çeşmeler ve çevredeki eşşiz yapılar aydınlatılmış oluyor.

Mescid-i Şah (İmam Cami – Abbasi Camisi)

Mescid-i Şah (İmam Cami – Abbasi Camisi)
Mescid-i Şah (İmam Cami – Abbasi Camisi)

Nakş-ı Cihan Meydanı’nın güney tarafında bulunan Mescid-i Şah veya devrim sonrası adıyla İmam Cami, keslinlikle Safevi dönemi mimarisinin en ihtişamlı örneği, hatta tüm şehre yayılanan dönüşüm sürecinin başyapıtı. Yapımına Üstad Ali Akbar Isfahani tarafından 1611 yılında başlanmış. Denilene göre yapımında 18 milyon tuğla, 475.000 çini kullanılmış. Tüm bu dev yapı, Şah’a 60.000 İran Tümenine mal olmuş. Fakat 1629‘da bitmesine aylar kala Şah ölmüş. Şah burada hiç ibadet etme fırsatı bulamamış olsa da halk tarafından şehrin en çok ibadet edilen camisi olmuş. Tabi bunda buranın içinde iki tane medrese ve bir de kış camisi olan bir ibadet kompleksi olması da etkiliymiş.

Safevi dönemi için İslam dünyasına Rönesansı yaşatan dönem diyebiliriz. Mescid-i Şah başta olmak üzere İsfahan camilerini Osmanlı camilerinden ayıran en belirgin özellik dış cephelerinin de içleri kadar renkli olması. Mescid-i Şah’ın en göz alıcı özellikleri gökkuşağı renklerindeki mozaikleri, sarayın kaligrafi ustası Rıza Abbasi‘nin elinden çıkma hat sanatı süslemeleri, turkuaz mozaiklerle kaplı Eyvan stilindeki ana avlu girişi, tahta balkonlu minareleri, iç akustiği…Özellikle iç akustiği o kadar özelmiş ki bilimadamlarının tespitine göre burada 49 farklı tonda eko oluşabiliyormuş.

Şeyh Lütfullah Cami

Şeyh Lütfullah Cami - İsfahan Gezi Rehberi
Şeyh Lütfullah Cami – İsfahan Gezi Rehberi

Nakş-ı Cihan Meydanı’nın doğu tarafında kalan, Safevi döneminin mimari tarzını en iyi şekilde yansıtan yapılardan biri olan Şeyh Lütfullah Cami, Şah 1. Abbas zamanında 1602-1619 yılları arasında tamamlanmış. Şahın kayınpederi ve aynı zamanda ülkenin dini lideri konumunda olan Lübnanlı din alimi Şeyh Lütfullah’a adanan cami, Safevi döneminin önemli mimarlarından Üstad Hosein Banna Isfahani tarafından yapılmış. Nakş-ı Cihan Meydanı’nı çevreleyen dört önemli yapıdan ilk inşaa edileni burasıymış. Halka açık olan Mescid-i Şah’ın aksine burası sadece saray ahalisine özelmiş. Bu nedenle de hem diğer camilere oranla daha küçük hem de halkı namaza çağırmaya yarayan minareler olamadan tasarlanmış. Ayrıca Şah’ın, Âli Kapı Sarayı’ndan camiye gitmek için meydandan geçmemesi için ikisini birbirine bağlayan bir tünel de varmış.

Cami, harika çini işlemeleriyle, mukarnaslarla, günün değişik saatlerinde güneş ışığının yansımalarıyla renk değiştiren krem rengi çiniyle kaplı. Genel olarak çiçek desenleri ve tavus kuşu figürleri ile süslü camiye özgü en önemli nokta mavi-turkuaz İsfahan çinileriyle kaplı olması.

Âli Kapı Sarayı

Ali Kapı Sarayı
Ali Kapı Sarayı

Burası İsfahan’nın Beyaz Sarayı’ymış. Nakş-ı Cihan Meydanı’nın batı yakasında bulunan Ali (Büyük) Qapu (kapı) Saray’ı, meydanın sembolik kapısı olarak Şah 1. Abbas tarafından 16. yüzyılın sonunda inşaa edilmiş. 38 metre yükseklikte ve altı katlı olan Saray aynı zamanda Şah’ın konutuymuş. Tüm meydana hakim konumda olan sarayın balkonlu galerilerinden Şah, polo maçlarını, gösterileri, kutlamaları, törenleri ve at yarışlarını seyredermiş.

Sarayın en önemli özelliği, 18 sütünlu dekoratif terası. Bu teras, meydana öyle hakim bir konumda ki Mescid-i Şah’ı en güzel gören panaromalardan birine sahip. Her ne kadar Kaçar döneminde ve daha sonrasında 1979 İslam Devrimi’nde sarayın 52 odasını, koridorlarını, merdivenlerini süsleyen mozaikler ve yağlı boya tablolar yok edilmiş olsa da taht odasında halen bugüne kadar kalabilmiş örnekleri var. Sarayın en üst katı, Müzik Odası olarak bilinen, en büyük ziyafetlerin ve davetlerin verildiği büyük salon. Salonun tavanı gerekli akustiği sağlamak için adeta iğne oyası kadar ince bir işçilikle yapılmış. Gerçekten görülmeye değer güzellikte.

Büyük Çarşı (Bazar-e Bozorg) – İsfahan Gezi Rehberi

Büyük Çarşı, İran’nın en önemli ve en tarihi pazarlarından biri. Mescid-i Jameh ile birlikte Nakş-ı Cihan Meydanı’na bağlanan bu pazar, 1,7 km uzunluğunda. Küçük kubbeli pasajlardan oluşan çarşının camiye yakın olan kısmı en az 1000 senelikmiş. Geri kalan tüm kısımlar 17.yüzyıl Şah Abbas döneminden kalmaymış. Safevi döneminin en büyük ve en lüks ticaret merkezi olan Büyük Çarşı, dar yollara, medreselere, han ve dükkanlara açılan bir labirent gibi. Ana kapısı Nakş-ı Cihan Meydanı’na açılan ve dekoratif freskolarla ve mozaiklerle kaplı Qeysarieh Kapısı. Bu nedenle pazarın bir diğer ismi de Qeysarieh Pazarı. İran’nın en güzel ve en ünlü halılarının İsfahan halıları olduğu söylenir. Bu pazarın da en büyük olayı kilim ve halı dükkanları.

Mescid-i Cuma

Mescid-i Cuma -İsfahan Gezi Rehberi
Mescid-i Cuma -İsfahan Gezi Rehberi

Burası 900 yıllık islam mimarisinin, Selçuklular‘ın geometrik zerafetinden, Safevi döneminin Barok stiline tüm öğelerini görebileceğiniz yaşayan bir müze aynı zamanda ibadete de açık bir cami kompleksi. İran’nın en eski camilerinden biri olmakla birlikte 20.000+ m2 büyüklüğüyle de İran’nın en büyük camisi. Haliyle UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi‘ne alınmış.

Bu alandaki ibadetin tarihi Sasaniler dönemindeki Zerdüştlük’e (ateşe tapmak) kadar uzanıyormuş. Fakat ilk defa bir camii 11. yüzyılda Selçuklular döneminde inşaa edilmiş. Kuzeyde ve Güneyde iki büyük kubbe o dönemden bugüne bozulmadan kalan tek yapılarmış. Çünkü geri kalan bölümler 12. yüzyılda çıkan bir yangında yok olmuşlar. Bu kubbelerden güneydeki Melik Şah’ın meşhur veziri Nizam-ül Mülk tarafından, kuzey kubbesi de onun rakibi Tacülmülk tarafından yapılmış. İki kubbe de 900 yıldır ne depremler görmüş geçirmiş ama yine de sağ kurtulmuş.

Caminin meşhur “Eyvan stili” birbirine bakan 4 kapısı var. Kıble kapısı mukarnaslarla (niş gibi hücre süslemeler) süslü. 4 kapının çevrelediği ana avlunun ortasında, abdest almak için bir çeşme var.

Zamanla doğan alan ihtiyacıyla, politik heveslerle, dini nedenlerle, estetik zevklerdeki değişimlerle camiye, Moğollar’dan, Muzafferiler’e, Timur Devleti’nden, Safeviler’e kadar dönemin yönetenlerince birçok ekleme ve modifikasyon yapılmış. Özellikle Moğollar’ın elinden çıkma mihrab ve Safeviler’in elinden çıkma mukarnaslar, mozaikler ve minareler görülmeye değer.

Burası her gün 09.00-11.00, 13.00-16.00 saatleri arası açık.

Çehel Sütun Sarayı (40 Sütün Sarayı)

40 Sütün Sarayı anlamına gelen Çehel Sütun Sarayı, Şah 2. Abbas döneminde içinde upuzun bir havuz bulunan ağaçlıklı bir bahçe içine kurulmuş, zarif sütunlu sundurmasıyla şık bir kraliyet konağı. Aslında sarayın 20 sütunu var fakat suya yansıyan aksı nedeniyle ismi 40 Sütun olarak kalmış. Burası Şah’ın büyük davetler verdiği, eğlenceler ve balolar düzenlediği, yabancı konuklarını ağırladığı yermiş. Her ne kadar saray 1706’de yanmış ve yeniden yapılmış olsa da ilk günkü ihtişamını geri kazanmış.

Freskolar, mozaikler ve seramiklerle süslü taht odası, Safevi döneminden savaş sahnelerini ve saray hayatını anlatan resimlerle dekore edilmiş. Bu eserler, 18. yüzyılda onaylamadıkları resimleri beyaza boyayan Afganların istilasından kurtulmayı başaran parçalarmış.

Sarayın da içinde bulunduğu ve aslında 9 küçük bahçenin bir araya gelmesiyle oluşan Çehel Sütun Bahçesi de meşhur İran bahçelerinin mükemmel bir örneği olmasıyla yakın zamanda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış.

Ermeni Mahallesi Culfa ve Vank Katedrali

Vank Katedrali - İsfahan Gezi Rehberi
Vank Katedrali – İsfahan Gezi Rehberi

Zayande Nehri’nin güney sahilinde bulunan Yeni Culfa Ermeni Mahallesi‘nin tarihi 1. Şah Abbas dönemine kadar gidiyormuş. Hristiyanların ticaretteki, girişimcilikteki ve sanattaki becerilerini takdir eden Şah, dönemine göre büyük bir hoşgörülükle onları İsfahan’a yerleştirmiş burada kendi ibadetlerini özgürce yapmalarına izin vermiş. Böylece İran’nın kuzey sınırındaki bir şehir olan Culfa’dan toplu halde gelen Hristiyanlar İsfahan merkezin biraz dışındaki bu bölgeye yerleşmiş ve ismini de Yeni Culfa koymuşlar. Bir zamanlar bu mahallede 42.000‘nin üzerinde Ermeni yaşamış. Şu an ise sadece 5.000 Ermeni’nin yaşadığı mahallede o dönemlerden kalma birkaç Ermeni kilisesi, eski bir Ermeni mezarlığı ve görkemli Vank Katedrali var. Doğal olarak Culfa Mahallesi ve çevresinde şehir merkezine oranla Hristiyanlığın getirdiği bir liberallik var. Elbette belli bir ölçüde.

Bölgedeki Ermeni kültürünün en görkemli kanıtı hiç şüphesiz Vank Katedrali. 1648-1655 yılları arasında Şah Abbasi’nin desteği ile yapılan katedralin içinde renkli çini gibi islami malzemeler ve süslü Hristiyanlık freskoları birleşince ortaya gerçekten göz kamaştırıcı ve ihtişamlı bir yapı çıkmış.

Katedral, Cuma sabahları ve dini bayramlar haricinde her gün 08.00-12.00, 14.30-17.30 (yaz aylarında 18.30) arası ziyarete açık.

İsfahan Köprüleri

Şehristan (Shahrestan) Köprüsü - İsfahan Köprüleri
Şehristan (Shahrestan) Köprüsü – İsfahan Köprüleri

İsfahan’nın içinden geçen Zayende Nehri üzerinde İsfahan’nın farklı dönemlerine ait birçok tarihi köprü var. Bu köprülerden en eskisi Şehristan (Shahrestan) Köprüsü . 107.8 metre uzunluğunda, 5.2 metre genişliğindeki 13 kemerli taş ve tuğla yapısının büyük bölümü 12. yüzyıldan olsa da köprünün temeli 3-7. yüzyıl arası Sasanilerden kalma. Yani aslında köprünün mimari yapısı Sasani stili. Ne yazık ki nehir yatağı kurumuş 🙁

Si-o-seh (33) Köprüsü ise 298m uzunluğunda, Şah 1. Abbas’ın en favori generallerinden Allahverdi Han tarafından 1599-1602 yılları arasında inşaa edilmiş. İsmi gibi 33 kemeri bulunan köprü hem baraj seti olarak kullanılan köprü bugün bile suyu tutmak için kullanılıyormuş. Tabi bugün köprünün en popüler fonksiyonu, alt kemerlerindeki çayhanelerinde Zayende Nehri’ne karşı çay keyfi sunması.

Khaju Köprüsü, iki katmanlı teraslı kemerleriyle İsfahan’nın tartışılmaz en zarif köprüsü. 1650’lerde Şah 2. Abbas tarafından inşa edilen köprü, en bilindik buluşma noktalarından. Eğer yeterince dikkatli bakarsanız, köprünün tam orta kısmında zamanında şahın oturup manzara keyfi yapması için yapılan taştan oturma alanının kalıntılarını görebiliyorsunuz.

Bir diğer önemli köprü olan Chubi Köprüsü, yine Şah 2. Abbas zamanında yapılmış. Bu köprünün özelliği de içinde şah ve yakın çevresindekiler için özel parluvarların olması. Tabi şimdilerde bu küçük görüş odaları çayhane olarak halka hizmet veriyor.

Mollabashi Evi

Mollabashi Evi
Mollabashi Evi

İsfahan’daki birçok tarihi ev bulunuyor ve bunların içinde en güzeli olan Mollabaşhi tarihi evi. Son dönemlerde turistlerin yoğun ilgisi olması nedeniyle de oldukça popüler hale geldi. Vitray pencereli güzel odalar, alçı dekorasyon ve aynalı duvarlar, renkli fayanslarla dekore edilmiş tavanlar ve diğer iç tasarımı beni benden aldı desem yeridir. İnsanın gerçekten dipi düşüyor. 

Bu tarihi ev Safevi ve Kaçar dönemlerinden kalma olup, o dönemin izlerini taşımaktadır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR

Tahran Gezilecek Yerler

İran Turu Planlaması ve İran Rehberi

→  Sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirsiniz:

İran ile ilgili daha çok fotoğraf görmek için İnstagram: elifinatlasi

Youtube: Elif’in Atlası

elifinatlasi

Merhabalar, ben kim miyim? Hayallerinin peşinden koşan, dünyada ayak basmadik yer bırakmak istemeyen, aldığı maaşı uçak biletlerine yatıran, bulduğu her fırsatta kendini yollarda bulan, gülümsemesi hiç eksik olmayan, minyon, çıtı pıtı bir hatun kişiyim :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir